26.06.2022, 16:01

Sosyal Medya ve Benlik Sunumu

Sosyal medyanın kendine has özellikleri sayesinde yaşadığımız her an, bir ekrana dönüşmektedir. Yeni iletişim teknolojileri, kullanıcılara tüketici olmanın yanı sıra üretici olma özelliği de yüklemiştir. Etkileşim özelliği bakımından da iletişim kurmayı kolaylaştırmıştır.

Günümüzde hemen hemen herkes, birden fazla sosyal medya hesabına sahip ve bu durum bireyler arasında iletişimi kolaylaştırmanın yanında benlik sunumunda da önemli bir rol oynar. Özellikle son zamanlarda yaygın biçimde kullanılan Instagram uygulamasında kişiler kimliklerini gizlememekte ve benliklerini kurgulamaktadırlar.

Sosyal medya ortamları bireyler için çekici bazı özellikler taşımaktadır. Aşırı özgürlükçü görülen bu ortamlarda kendi istediğimiz ve düşlediğimiz doğrultuda kendimizi yeniden yaratmamıza yardımcı olacak sistemler vardı. Gerçek yaşamda beğenmediğimiz, rahatsız olduğumuz noktalarımızı bilgisayar teknolojileri vasıtasıyla rötuşlayarak güzel, estetik benliğimizi yansıtabiliriz.

Akışkan modern dünyada kim olduğumuz ya da nasıl göründüğümüz büyük önem taşımaktadır. Benlikler kişiler tarafından oluşturulur ve çevresindeki insanların onu anlamlandırmasıyla tamamlanır. Sosyal çevrelerinde bireyler daima bir onaylanma ihtiyacı içerisindedir. Bu yüzden de kendi tercihleri dışında başkalarının beklentileri üzerine davranışlar sergiler. Bu davranışlarımız birer performanstır.

Performanslarımız esasında benliğimizin bir sunumudur ve bu sunumu izlemesi gereken insanlara ihtiyacımız vardır. İçinde bulunulan duruma göre performanslarımız şekillenir ve kendimizi arzu ettiğimiz kişi haline dönüştürürüz. Sosyal medya mecraları da bize bu alanda önemli fırsatlar sunmaktadır.

Günümüz toplumu için "ağ toplumu" kavramını kullanabiliriz. Ağ toplumlarında insanlar çok kolay şekilde fiziksel yaşamda tanışamayacakları yeni arkadaşlar edinebilecekleri ortamlar yaratabilir. İnternet kullanımının bugünkü kadar yaygın olmadığı zamanlarda kişiler sitelere anonim kimliklerle dahil oluyorlardı. Güvende hissetme duygusu bunda etkili olabilir. Bu sitelere giren bireyler gerçek kimlikleri yerine o anki ruh hallerini belirten ya da tuttukları takımı simgeleyen kullanıcı adı ve fotoğraflar kullanıyorlardı. Bu takma adlar kişiler hakkında bilgiler vermekle birlikte çoğunlukla onların gerçek yaşamlarına işaret etmediği için farklı bir mecrada farklı kimlikler edinmelerine olanak sağlıyordu.

Fakat sonrasında sosyal medya uygulamalarının son derece hızlı şekilde gelişmesiyle, bireyler kişisel bilgilerini, fotoğraf ve videolarını kendi rızaları ile dolaşıma sokmakta ve gelen ‘’like’’larla yeni bir kimlik inşa etmektedir. Yaptığı paylaşıma ne kadar çok beğeni ve yorum gelirse kişi kendini o kadar ispatlamış saymaktadır.

Bireyler sosyal medya hesaplarını birer vitrin ya da sahne olarak kullanırlar. Çevrimdışı benliklerinde var olan en olumlu, en onay alacak kısımları parlatıp burada sergilerler. Goffman’ın terminolojisinden ifade edecek olursak, idealize edilen performanslarını sergilerler. Fakat çevrimdışı hayat ve çevrimiçi hayat kavramlarının arasındaki ayrımın da bulanıklaştığını son zamanlarda görüyoruz. Bireyler günlük yaşamda gezdiği, gördüğü, yediği, içtiği ne varsa sosyal medyaya taşıyarak çevrimdışı ortamda yaşananları sahnenin önüne taşıma çabası içine girmektedir.

Tüm bu durumlara biraz geri çekilerek geniş açıdan bakmak gerektiğini düşünüyorum. ‘’Benim sosyal medyayı bu kadar yoğun ve şeffaf olarak kullanmam kimin işine geliyor?’’ diye sormak gerek. Yaşadığımız çağın en önemli özelliği; özgürlüğü sömürmesidir. Önceden istenmeyen açıkça zorlayıcı bir güç varken sosyal ağlarla bu özgür olmaya, zorlamaya dönüşmüştür. Bunun temelinde de tamamen ekonomik sebepler yatar. Olumlu ve güzel olan şeyler karlıdır. Facebook'un ya da Instagram’ın dislike/beğenmedim seçeneği sunmamaktaki kararlılığı bundandır. İletişimi sekteye uğratacak olumsuz her şeyden kaçınırlar. Özenler birer reklam nesnesi olmuş durumdadır ve bunu tamamen kendi iradeleriyle özgür şekilde yaparlar. Bu denli bir kendini sergileme durumu kişiyi bedenine de yabancılaştırır ve bedenini, kişiliğini devamlı optimize edilmesi gereken bir meta olarak görür. Hal böyle olunca sosyal mecralarda onaylanmayan bedenler ve kişilikler yok sayılır, sergi değeri taşımazlar.

Sosyal medya hesaplarımızda en güzel hallerimizi en şeffaf şekilde paylaşırken aslında o kadar da özgür olmadığımızı kendi kendimizi sömürdüğümüz yeni bir düzenin parçası olduğumuzu unutmamalıyız.

Yorumlar (0)
Günün Anketi Tümü
Haber Sitemizden memnun musunuz?
Haber Sitemizden memnun musunuz?