Hastalık Belirtileri Artıyor: Kovid mi, Grip mi?

Hastalık sezonu başladı, kış aylarında sıklıkla görülen yaygın soğuk algınlığı ve grip şikayetlerinde de artış görülüyor. Bağışıklık sistemimizi desteklemek, artık her zamankinden daha da önemli.

AVUSTURYA 18.12.2021, 16:02 18.12.2021, 18:12 Kaddafi Kaya
Hastalık Belirtileri Artıyor: Kovid mi, Grip mi?
© haberjournal

HJ ÖZEL | DUYGU İSLAMOĞLU - 2019 yılının son aylarında başgösteren Koronavirüs pandemisi, hala gündelik hayatlarımızı olumsuz etkilemeye devam ediyor. Maske, sosyal mesafe ve kapanma kuralları bir yandan koronavirüse bağlı ölümleri azaltırken, diğer yandan da temas yoluyla bulaşan diğer grip virüsü türlerinin yayılmasını önemli ölçüde azaltıyor. Geçtiğimiz son iki kış mevsiminde influenza (grip) virüsüne bağlı gelişen hastalıkların sayısında ciddi düşüşler görüldü.

Influenza olarak bilinen grip virüsünün A, B, C ve D olmak üzere dört farklı türü bulunuyor. ABD Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi’nin (CDC) açıklamalarına göre insanları etkileyen A ve B tipi influenza virüsleri, özellikle soğuk kış aylarında yayılarak mevsimsel epidemilere neden oluyorlar. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) açıklamalarına göre de, yıllık grip salgınları 3 ila 5 milyon kişide çeşitli sağlık sorunlarına ve yaklaşık 290 bin ila 650 bin kadar da solunum sıkıntılarına bağlı ölümlere neden olabiliyor.

Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi (ECDC) verilerine göre her yıl nüfusun %20’si grip virüsü ile hastalanırken, 2020-21 yıllarında bu sayı %99 oranında düştü. Geçtiğimiz yılda grip nedeniyle hastaneye yatan veya hayatını kaybeden hiç kimsenin olmadığı bildirildi.

Covid-19 salgınına bağlı olarak alınan önlemler, grip virüslerinin de yayılmasını engelledi ancak bu yıl, daha gevşek uygulanan pandemi kısıtlamaları nedeniyle ve özellikle okulların açıldığı bölgelerde, grip vakalarında artış bekleniyor.

Grip belirtileri Koronavirüs ile karıştırılabilir

Grip belirtileri, tıpkı koronavirüs hastalığında da olduğu gibi ateş, kas ve eklem ağrıları, baş ağrıları, burun akıntısı ve boğaz ağrısı şeklinde ortaya çıkabiliyor. Çoğunlukla bu belirtileri herhangi bir ilaç desteği almadan atlatmak mümkün ancak yaşlılar, hamileler, kalp hastalığı ve solunum yolları rahatsızlıkları bulunanlar, diyabet ve bağışıklık sistemi hastalıklarına sahip kişiler grip nedeni ile ciddi komplikasyonlar yaşayabilirler.

Covid-19 ile grip arasında nasıl farklar var?

Belirtiler çoğunlukla iki hastalıkta da benzer şekilde ortaya çıksa da, semptomların görülme şeklinde ve virüslerin yayılmasında bazı farklılıklar söz konusu.

CDC’nin açıklamalarına göre, grip virüsü ile koronavirüs arasındaki bazı farklılıklar şöyle:

  • Grip virüsü ile enfekte olduktan sonra belirtiler 1 ila 4 gün içinde ortaya çıkabilir. Ancak koronavirüs, bulaştıktan 5 gün sonra belirtiler ortaya çıkmaya başlar. Bu süre bazı kişilerde 14 günü de bulabilir.
  • Grip virüsü kapmış olan biri, herhangi bir belirti göstermeden en az 1 gün öncesinden hastalığı bulaştırabilir. Covid 19 için bu süre daha uzun olabilir. Semptomlar gözükmeye başladıktan sonra koronavirüs 10 gün süre ile bulaşıcılığını sürdürür.
  • Grip de üst solunum yollarını etkilediği için, nefes almakta güçlüğe neden olabilir ancak koronavirüs vakalarında solunum güçlüğü daha sık ve belirgin şekilde görülmektedir.
  • Grip virüsü zamanla akciğerleri etkiler ancak koronavirüs, daha hızlı bir şekilde akciğerlere ulaşarak daha kısa sürede zatürreye neden olabilir.

Bağışıklık sistemini desteklemek önemli

Covid-19’un yaşlı insanları daha fazla etkiliyor olmasının nedeni, aslında yaş ilerledikçe bağışıklık sisteminin de zayıflıyor olması. Elbette ileri yaşa rağmen bağışıklık sistemini güçlü tutmak mümkün ve viral hastalıklara karşı korunmada yapmamız gereken en önemli şey, hastalıklarla savaşan bağışıklık sistemi hücrelerini güçlendirmek.

Bağışıklık sisteminde üç ana hücre tipi bulunuyor. Nötrofiller, bakterilere saldırır; monositler bağışıklık sistemini organize eder ve diğer hücreleri enfeksiyona karşı uyarır; NK adı verilen doğal öldürücü hücreler ise virüs ve kanserle mücadele eder. Yaş ilerledikçe, bu hücrelerin de işlevleri azalabiliyor. Ancak bazı önlemler alarak, bu hücreleri de ayakta tutmak mümkün. Örneğin bir araştırmada, günde 10 bin adım atan kişilerin nötrofil hücrelerinin 20 yaşındakiler gibi olduğu doğrulanmıştı.

Bağışıklık sistemini canlı ve güçlü tutmak için bunlara dikkat etmek gerekiyor:

Spor ve hareket: Düzenli olarak spor yapan kişilerin bağışıklık sistemi, yapmayanlara göre çok daha aktif ve sağlıklıdır. Sadece arada sırada ayağa kalkmak, esneme hareketleri yapmak, merdivenleri kullanmak gibi basit hareketler bile, bağışıklık sistemini uyararak güçlendirmek için etkilidir.

Beslenme: Bağırsaklardaki sağlıklı mikroorganizmaları korumak, hayati önem taşıyor. Tam tahıllar ve meyve-sebzeler gibi lif oranı yüksek gıdalar tüketmek, kırmızı eti azaltmak, düzenli ve yeterli beslenmek de bağışıklık sağlığı için önemli.

Uyku: Uzmanlar, günde 6,5-7 saat uykunun bağışıklık işlevleri için de gerekli olduğu kanaatinde.

Psikolojik sağlık: Sürekli olarak strese maruz kalmak, stres hormonu olarak bilinen kortizol üretimini artırır ve bu da vücudumuzun işlevlerini olumsuz etkiler. Stresi azaltacak faaliyetleri günlük hayatın bir parçası haline getirmek, yoga ve meditasyon yapmak, gerektiğinde mutlaka psikolojik yardım almak da bağışıklık sistemini destekleyerek viral hastalıklara karşı korunmada önemli bir faktör.

Vitamin ve mineraller: Harvard Üniversitesi’ndeki Halk Sağlığı Departmanı, iyi ve dengeli beslenmenin yanı sıra bazı vitamin ve minerallerin de bağışıklığı desteklediğini açıklıyor. C ve D vitaminleri, çinko, selenyum, demir ve proteinler, bağışıklık hücrelerinin sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi için çok önemli. Vücudunuzda herhangi bir vitamin-mineral eksiği olup olmadığını öğrenmek için doktorunuzdan kan testi yapmasını isteyebilir, yine doktorunuzun önerisine göre takviye gıda almayı düşünebilirsiniz. Özellikle C ve D vitaminleri içeren gıdaları tüketmeye özen göstermek, hastalıklardan korunmada etkili olacaktır.

C vitamini içeren gıdalar

  • Maydanoz, kara lahana
  • Brokoli
  • Kivi
  • Renkli biberler
  • Alabaş turp
  • Çilek
  • Limon ve portakal
  • Ananas

D vitamini içeren gıdalar

  • Ton balığı, somon, uskumru ve istiridye
  • Teryağı, süt, ayran, kefir, peynir ve yoğurt
  • Karaciğer
  • Yumurta sarısı
  • Tatlı patates
  • Mantar
  • Maydanoz
  • Yulaf
  • Isırgan otu

Yorumlar (0)