Avusturya basınının ilgi göster(e)mediği karşılama

Avusturya, Kahramanmaraş merkezli yıkıcı depremlerin gerçekleştiği andan itibaren Türkiye'yi yalnız bırakmadı. Fakat ülke tarihinde belki de örneğine az rastlanır bir törenle Avusturya Ordusu'nun arama kurtarma birimlerini havalimanında karşılayan Türk kökenli vatandaşların sevinç ve hüznü, 9 canı kurtaran kahramanlarla buluşma anı Avusturya basınının nedense pek dikkatini çekmedi.

AVUSTURYA 07.03.2023, 19:42 Kaddafi Kaya
Avusturya basınının ilgi göster(e)mediği karşılama
© haberjournal/kaya

ANALİZ (Kaddafi Kaya) - Türk halkının, ona el uzatan her kim olursa olsun büyük bir coşku ve muhabbetle minnettarlığını sunması, bu ülkeyi gerçekten kanıksadığını ve buranın bir parçası olarak gördüğünü gösteren en güzel anlar ne yazık ki kamu yayıncı kuruluşu ORF başta olmak üzere ulusal basın tarafından göz ardı edildi.

Özellikle Türk toplumu hakkındaki olumsuz bir gelişmede, pireyi deve yapma yarışına giren bulvar medyasının, karşılamaya muhabir gönderme zahmetine bile girmemiş olması da dikkat çeken bir diğer ayrıntıydı.

Merkez üssü Kahramanmaraş'ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan ve Türkiye'de 11 ili, Suriye'de 6 kenti ciddi anlamda etkileyen, Mısır'a kadar çok sayıda ülkede hissedilen asrın felaketine dünyanın birçok ülkesi kayıtsız kalmazken, ikinci vatanımız olarak gördüğümüz Avusturya da adeta seferber oldu. Başta Avusturya Silahlı Kuvvetleri'nin Arama Kurtarma Birimi olmak üzere Federal hükümet, eyaletler, Kızılhaç ve Caritas gibi tanınmış yardım kuruluşları ciddi bir özveriyle yıkıcı depremlerin neden olduğu sonuçları hafifletmek için harekete geçti.

Deprem bölgesinde arama kurtarma faaliyetlerini tamamlayan Avusturya ekibinin Schwechat Havalimanına geleceğine ilişkin bilginin Avusturya Ordusunun Basın Birimi tarafından bizimle paylaşıldı. Bu ülkede Türkçe yayın yapan ama Avusturya gündemini haberleştiren bir basın organı olarak bu durumu bir yandan mesleğimiz gereği bir vazife olarak diğer yandan ülkemizin zor günlerinde 9 canımızı enkaz altından sağ kurtarmış, 52 vatandaşımıza acil tedavi imkanı sunmuş kahramanları yakından görme fırsatı olarak değerlendirdik ve kendimizce teşekkür etmek istedik.

Önceden belirlenen buluşma yerine geldiğimizde çoğu Avusturya basını olmak üzere Anadolu Ajansı dışında yerel basından sanırım iki kişi vardı. Ordunun Basın Birimine mail atarak akredite olmuş bu grup, arama kurtarma ekibinin havalimanına inmesine bir saat kala aprona götürüldü.

Burada başta ORF olmak üzere hatırı sayılır oranda ulusal basından temsilci hazır bulunuyordu. Kısa süren resmi karşılama töreninin ardından bütün basın mensupları bire bir kahramanlarla röportaj yapmaya başladı. Biz de en az 4 kişiyle söyleşi gerçekleştirdik.

Yetkililer, havalimanının karşılama salonunda da ciddi bir kalabalığın Avusturyalı kahramanları beklediği bilgisini paylaşarak; artık toparlanmamız gerektiğini, coşkulu kalabalığı daha fazla bekletmenin doğru olmayacağını bizlere bildirdi.

ORF hariç herkes otobüsteki yerini almıştı. ORF ise o esnada canlı yayına bağlanarak, ekibin başındaki isimle röportaj yapıyordu. Her ne kadar bekletilsek de ORF'nin bu ilgisi bizi memnun etmişti.

- Coşkulu kalabalık

Bekleme salonundaki coşkulu kalabalık yalnızca Türkiye'den gelen arama kurtarma ekibi ve sahada görevli polis ya da yetkilileri şaşırtmamış, bizler de bu duygu dolu atmosferden ciddi anlamda etkilenmiştik.

Dünyaca tanınmış yıldızlarının bile bu şekilde karşılanmadığı Avusturya'da 84 kahraman çiçekler, Türk ve Avusturya bayrakları ve "Österreich" sloganlarıyla karşılanıyordu.

Hani denir ya “Dili olsa da konuşsa”: 70 yıllık havalimanının duvarları, bu kadar duygulu, birleştirici, kenetleyici bir atmosfere daha önce şahit olmuş mudur diye?

Gazetecilikten, haberden biraz anlayan herkes için bu manzara öyle ya da böyle haber değeri taşıyordu.

Coşkulu buluşmadan iliklerine kadar etkilendiği her hallerinden belli olan ordu yetkilileri, duygu seline kapılan arama kurtarma ekibi mensupları, sahada görevli polis memurlarının yanı sıra olan bitene şahit olan herkes memnuniyetini ve yaşadıkları duygusal anları olaydan hemen sonra çeşitli mecralarda bir şekilde dile getirdi.

- Amansız acılara yol açan felaketin birleştirdikleri

Türkiye ve Suriye'de toplam 60 binin üzerinde cana mal olmuş, milyonlarca insanı evsiz, yurtsuz, geleceksiz bırakmış bir felaketin Avusturya'da iki toplumu yakınlaştıracak olumlu bir gelişmeye vesile olacağı belki de kimsenin aklına gelmezdi.

Kendi haber ve işlerimizi hallettikten sonra haber değeri olduğunu düşündüğümüz bu coşkulu karşılamayı ‘Acaba ulusal basın nasıl görmüş?’ diye bir göz atmak istedim.

Gördüğümüz kadarıyla ORF, uçağın yanaştığı apronda arama kurtarma ekibi ile yaptığı söyleşiler, canlı yayın bağlantıları dışında bekleme salonundaki coşkulu kalabalığa değinmemişti. Aynı şekilde diğer ulusal gazeteler de arama kurtarma ekibine haberlerinde yer verirken, Türk toplumunun gösterdiği sevgi seli onlar için de pek önem arz etmemişti anlaşılan.

- Beklenen 3-5 saniyelik görüntüydü!

Karşılama sırasında 30 yıllık bir polis memurunun gözyaşlarını tutamayarak duygularını dışa vurmasını anlatmalarını beklemiyorduk ya da Türk bayrağını öpen Thomas'a değinmelerini de veya depremde her şeyini kaybetmiş bir toplumun her gittikleri yerde büyük bir misafirperverlik örneği sergilemelerinden etkilenen Dr. Stefan'ın duygu dolu konuşmasından alıntı yapmalarını da beklememiştik. 3-5 saniyeliğine de olsa bu coşku, haberlerde yer bulur diye nedensiz bir düşünceye kapılmıştık sadece.

Bu mutluluk, bu kenetlenme anlam veremediğimiz bir şekilde birileri için haber değeri taşımamıştı. Bazen insanın “Bugün değil de ne zaman?” diye sorası geliyor ama bazı anlarda sormak da bir anlam ifade etmiyor.

- GIS için kapıya gelenler, yok saymıştı

GIS vergileri için kapıları aşındıranların, hadsiz bir şekilde fütursuzca evlere girip televizyon arayanların bu mutluluğu yok sayması nereden bakılırsa bakılsın anlaşılır bir durum değildi.

Her fırsatta onu bunu taraflı olmakla, bilmem kimin yörüngesinde haber yapmakla suçlayanların, bir kez daha olanca "tarafsızlıklarıyla" orta yerde durmaları göz kamaştırıyor.

Bir keresinde bir ORF çalışanına dil alışkanlığı olarak, içinde ORF devlet televizyonu ifadesi geçen bir cümle kurmuştum. O da beni hemen uyarmış; “Biz devlet televizyonu değiliz. Halkın vergileriyle ayakta duran milletin sesiyiz” demişti.

Gerçekten de öylelermiş!

16 Şubat akşamı Schwechat Havalimanın da bir kez daha müşahede etmekten müşerref olduk efendim.

Yorumlar (0)