ANALİZ | İlkelerini "iktidar" sevdasına feda eden parti: Yeşiller

İktidarın küçük ortağı Yeşiller Partisi, değer ve ilkelerinden, onları iktidara taşıyan vaatlerinden taviz verdikçe, kaybeden, yabancılar, Müslümanlar, sağduyu sahibi Avusturyalılar, kazanan ise popülist Kurz ve ekibi olacaktır.

AVUSTURYA 08.10.2020, 14:30 08.10.2020, 15:40 Kaddafi Kaya
ANALİZ | İlkelerini "iktidar" sevdasına feda eden parti: Yeşiller
© BKA/Dragan Tatic

ANALİZ | Kaddafi Kaya - Tarihçiler, iki dünya savaşı arasındaki dönemi, demokrasi, insan hakları ve özgürlükler açısından dünya tarihinin en kötü kesitlerinden biri olarak kabul ederler.

Yüz yıllar boyunca ayakta kalan imparatorlukların sona erip geriye tek adam rejimleri ya da diktatörlüklerin hüküm sürdüğü bu kara dönem 50 milyonun üstünde insanın ölümüne yol açan İkinci Dünya Savaşıyla sona ererken, aynı gemide birlikte yaşamak için ortak değer ve ilkelerin oluşturulmasının önemini insanlık çok acı bir tecrübeyle öğrenmiş oluyordu.

Bu kara dönemin yaşanmasına neden olan Batı ve değerleri, Doğuya oranla daha fazla zarar gördüğü için mi bilinmez, bir daha eski kıtada savaş yaşanmaması için ortak çıkarlar üzerinde anlaştıkları gibi ortak değerler üzerinde de uzlaşarak, en azından kendi toplumları için belirledikleri ilke ve prensiplere sağdık kalmaya çalıştı.

Ancak son 5 yıldır Avrupa başta olmak üzere dünya genelinde aşırı sağ siyaseti merkeze taşıyan sağ popülist siyasetçilerin siyaset arenasında yeniden söz sahibi olması, hiçbir değere saygı göstermeyen, ilkesiz, sığ siyasi adımların atılmasına neden oldu.

Bu popülist, çıkar odaklı politik zevatın aldığı kararlar, dünyanın genelinde suyu o kadar bulandırdı ki, dün hiçbir şekilde bir araya gelmez denilen kişi, grup ya da partiler birlikte hareket etmeye, kanlı bıçaklı hasımlar ortak çıkar için ya da ortak düşmana karşı iş birliği yapar oldu.

Her türlü şiddet, nefret ve pisiğin sıradanlaşmaya başladığı bu dönem bana nedense yazının başında bahsettiğim iki savaş arasındaki dönemi çağrıştırıyor.

-Mazlumun itilip kakıldığı bir dönem

Savaştan canını kurtarmak için kaçanların itilip kakıldığı, "neden yaşadığın ülkede ölmedin de buraya geldin" diye suçlanan çocuk, kadın ve yaşlıların neredeyse hayatın bir parçası olduğu ve günlük siyasete meze edildiği bir Avrupa ya da Avusturya'da yalnız ekoloji, iklim değişikliği veya çevrenin korunması gibi konularla değil, ırkçılık karşıtı, birlikte yaşamı destekleyen ve daha insani sığınmacı politikaları savunan Yeşiller Partisinin, iktidarın illüzyonunda bütün değerlerini "popülist bir tezgahtara" feda etmesi nereden bakılırsa bakılsın acınası bir durumdur.

İktidara ortak olan bir partinin ne zaman hayata geçirileceği bilinmeyen ekoloji politikaları dışında savunduğu hiçbir değeri muhatabına kabul ettirememesi başlı başına bir başarısızlık olarak görülürken, kamuoyunun desteğiyle eline geçen ilk fırsatı yüzüne gözüne bulaştırması ise belki de bir sonraki seçimlerde yüzüne çarpılacak en büyük tokat olarak karşısına çıkacak.

-Sokakta kalan 13 bin insana uzanmıyorsa elin, taş kessin dilin

Yunanistan'ın Midilli adasındaki Moria kampının yanması sonucunda 13 bine yakın sığınmacının sokakta kalmasına vicdanı elvermeyen çok sayıda Avusturyalının Kurz üzerinde oluşturduğu baskıyı fırsata çeviremeyen Yeşiller, Kurz'un verdiği ile tatmin olması seçmenin gözünde artık Yeşilden ziyade Mavi olarak görülmelerine yol açtı.

34 yaşındaki popülist Kurz'un kuyruğu olmaktan memnun görünen Yeşiller Partisinin yönetim kadrosu, bazı milletvekillerin yanı sıra tabanıyla ters düşmesi, ilkesizliğin bedelinin ağır olacağı yorumlarına neden oldu.

-Salgına yönelik başarı kullanılamadı

Salgının yoğun olduğu süreçte kameralar karşısında açıklama yapmak dışında bir numarası kayıtlara geçmeyen Kurz'u sırtlayan Yeşiller Partisinin, kendi seçmenini tatmin etmek adına sembolik de olsa bir sığınmacı grubunun ülkeye alınmasını sağlayamaması, iktidar olup ta muktedir olamamanın ne demek olduğunu anlatan en çarpıcı örnek oldu.

Bunca taviz veren ve ilkelerinden uzaklaşan Yeşiller için beklenen son Kurz'dan yenecek hatırı sayılır bir kazıkla siyasetin dışına atılmaktan başka bir şey olmayacaktır.

Aşırı sağın koalisyon kurmak istemediği, Sosyal Demokratlarla bir araya gelmek istemeyen ve NEOS'la sayısal olarak hükümet kurma imkânı bulunmayan Kurz'a Yeşillere mecbur olduğu hakikatini kabul ettiremeyen parti yöneticileri, bir müddet daha rahat koltuklarında oturmayı sürdürebilirler, ta ki seçmenin soğuk nefesini enselerinde hissedene kadar.

Yorumlar (0)