Türkiye’nin Ukrayna’daki “denge” siyaseti, Avrupa’da “siyasi dengeleri” bozdu

Rusya - Ukrayna savaşı, dünyanın birçok ülkesinde ekonomi ve enerji kaynaklarında ciddi sorunlara yol açarken, özellikle Avrupa başta olmak üzere diğer kıtalarda ise siyasi atmosferi büyük ölçüde değiştirdi.

ANALİZ HABER 15.05.2022, 17:34 15.05.2022, 18:47 Kaddafi Kaya
Türkiye’nin Ukrayna’daki “denge” siyaseti, Avrupa’da “siyasi dengeleri” bozdu

ANALİZ | KADDAFİ KAYA - Ukrayna işgalinden sonra Rusya’ya yaptırımlar konusunda en başta birlik görüntüsü veren AB ülkeleri, Rusya’nın karşı yaptırımlarıyla doğal gaz ve akaryakıt konularındaki sorunlar baş gösterince; ortaya ciddi fikir ayrılıkları çıkmaya başladı.

Rusya’ya bağımlılık oranın üst seviyelerde olmasının sonucu yüksek enflasyon oranlarıyla karşı karşıya kalan AB ülkeleri, bir yandan doğal gaz için alternatif arayışına girerken, bir yanda Rusya - Ukrayna savaşına çözüm politikaları üretmek istiyor.

Pek gündeme getirilmese de Avrupa’nın üzerinde fazla düşünmek istemediği konuların başında, savaşın diğer ülkelere yayılma ihtimali geliyor. Zira ikinci dünya savaşı sonrasında topraklarında savaşın bir daha yaşanmayacağına inan Avrupa kıtası, askeri gerilimlere hazırlıklı değil.

  • Putin, Avrupalı liderlere güvenmiyor

İngiltere’nin Brexit süreciyle Avrupa Birliği’nden ayrılmasından sonra birlik içinde, ağırlığını fazlasıyla hissettirmeye çalışan ve kendini birliğin “lider ülkesi” olarak konumlandırmaya çalışan Fransa’nın Cumhurbaşkanı Emanuel Macron’un, Rusya’ya yönelik başarız sonuçlanan diplomasi çabaları, diğer AB’li liderlerin de elini zayıflattı.

Son yıllarda Avrupalı liderlere güvenmediği izlenimini veren Rusya Devlet Başkanı Vlademir Putin’in, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yakın bir politika izlemesi, Putin’in, Türkiye ve Avrupa arasında bir tercih kararı olarak görülebilir. Bu tablo, Avrupa ülkeleri arasında “oyun dışında kaldık” eleştirilerin yükselmesine de neden olmuştu.

  • Türkiye’nin Ukrayna’daki “denge” politikası, Avrupa’da “siyasi dengeleri” bozdu

Rusya - Ukrayna savaşında ilk günden itibaren “dengeli” bir politika izleyen ve hem Rusya hem Ukrayna tarafıyla yürüttüğü “diplomasi trafiğiyle” Avrupalı liderlerin dikkati çeken Türkiye, izlediği denge politikasıyla Avrupa’nın kendisine yönelik olan siyasi tutumunun da değişmesine neden olurken, bölgede barışın sağlanması adına Avrupa’nın en büyük umudu haline geldi.

Ukrayna - Rusya krizinde “oyun dışında kaldıklarını” düşünen Avrupalı liderler, son yıllarda Türkiye’ye yönelik izledikleri olumsuz siyasetin üstüne adeta sünger çekerek, yeni bir dönemin perdesini araladı.

  • Avusturya - Türkiye ilişkilerinde yeni dönem

Türkiye’ye yönelik siyasi tutumunu en belirgin şekilde değiştiren ülkelerin başında ise Avusturya geliyor.

Özellikle 2017’den bu yana Sebastian Kurz önderliğinde ülke yönetiminde bulunan Avusturya Halk Partisi (ÖVP), ülkedeki Türk ve Müslümanlara yönelik izlediği popülist siyasetle dikkat çekmişti.

Sebastian Kurz’un siyaseti bırakmasının ardından, partisi tarafından başbakanlığa getirilen Karl Nehammer’nın, Ukrayna - Rusya savaşında barışın sağlanması için rol almak istemesi, fakat bu girişiminin Rusya tarafından kabul görmemesi, kendisinin Türkiye’ye bakışlarının değişmesine neden olan etkenlerin başında geliyor.

  • İstanbul Süreci barışın anahtarı

Türkiye’nin izlediği diplomasinin sonucu olarak ortaya çıkan İstanbul Süreci’nin gerek Rusya gerek Ukrayna tarafından önemsenmesi, birçok Avrupalı lider gibi Avusturya Başbakanı Karl Nehammer için de Rusya ile Ukrayna arasında barışın tesisi noktasında en önemli imkan olarak görülmesine neden oldu.

Önce Ukrayna, ardından Rusya ziyaretlerini gerçekleştiren Nehammer’nın Putin ile yapılan görüşmesini “dostane değildi” şeklinde tanımlaması, birçok açıdan yorumlanabilir.

Nehammer’nın Putin ile yaptığı görüşme sonrasında, "İstanbul sürecinin, Avrupa'da barış için en iyi şans olmaya devam ettiğine inanıyorum” açıklamasını yapması, kendisinin söz konusu görüşmede, Türkiye’nin barış için önemli bir rol üstlendiğine ikna olduğu gösteriyor.

Son olarak partisi ÖVP’nin hafta sonu düzenlenen kongresinde “Bizim için birçok açıdan önemli olan Türkiye ile ilişkilerimizi ileri düzeye taşıyacağız” diyen Nehammer’in bu açıklaması kadar, açıklamayı parti kongresinde yapmış olması da hayli dikkat çeken bir nokta.

Bir bakıma Sebastian Kurz’un son 5 yılda izlediği Türkiye politikasının “yanlış olduğu” anlamına da gelen bu açıklamanın, ÖVP’nin kongresinde söylenmiş olması, gelecekte Avusturya - Türkiye ilişkilerinde, iktidar partisinin “bir bütün olarak” izleyeceği olumlu politikanın sinyali olarak görülebilir.

  • “Türkiye’siz bir Avrupa hayali” ne kadar gerçekçi?

Son dönemdeki gelişmelere bakarsak; bazı Avrupalı popülist siyasilerin, “Türkiye’siz bir Avrupa” hayalinin, gerçekçi olamayacağını görüyoruz. Bu siyasilerin bugünlerde büründükleri sessizliği, Türkiye’siz bir Avrupa hayalinin hayalden öteye geçemeyeceğine yönelik “bir kabulleniş” olarak okuyabiliriz.

  • Toplum bu fırsatı kendi lehine çevirebilecek mi?

Şüphesiz ki Avusturya - Türkiye ilişkileri olumlu yönde ilerlemeye devam edecek. Burada merak edilen bir diğer konu ise; Avusturya’daki Türklerin bu olumlu değişimi, Türkiye’deki siyasi atmosferden bağımsız olarak kendi lehine çevirip çeviremeyeceği...

Yorumlar (0)