SPÖ’de rüzgarı arkasına alan Doskozil, başarılı olabilecek mi?
Sosyal Demokrat Parti (SPÖ) içinde genel başkan belirlenmesine ilişkin süreç bütün hızıyla sürerken, ülkede son 4 ayda yapılan yerel seçimlerde aşırı sağcı FPÖ’nün hızlı yükselişi devam ederken, Salzburg’da Komünist Parti büyük bir sürpriz yaparak yüzde 11’in üzerinde oyla eyalet meclisine girmeyi başardı.

ANALİZ (Kaddafi Kaya) - Avusturya’da 2017 sonrasında hareketlenen siyaset, 2019’da aşırı sağcı lider Heinz Christian Strache’nin karıştığı İbiza Skandalı ve 2021’in sonunda yolsuzluk suçlamaları nedeniyle istifa etmek zorunda kalan eski Başbakan Sebastian Kurz’un siyasetten tamamen çekilmesinin ardından suların durulduğu ve ülkenin geleneksel politik görünümüne kavuşacağı, 2015 öncesinde olduğu gibi ÖVP-SPÖ ya da SPÖ-ÖVP koalisyonlarına dönüleceği hissi oluşsa da son eyalet seçimleri, 2024’de yapılacak milletvekili seçimlerinde hiç de öyle olmayacağı sinyallerini verdi.
Eski Başbakan Christian Kern’in SPÖ içindeki “entrikalar” nedeniyle siyasetten ayrılmasıyla oy kaybetme süreci hızlanan Sosyal Demokratların yeni Genel Başkan Pamela Rendi-Wagner ile daha da gerilemesi, Burgenland Eyalet Başkanı Hans-Peter Doskozil’in bir şeklinde Viyana yönetimine baş kaldırdığına ilişkin söylentilerin ayyuka çıkmasıyla, seçmenlerin nazarında partinin daha da itibar kaybetmesine neden oldu.
- Pasif muhalefet, hesaplaşmaya döndü
SPÖ’nün özellikle Yukarı ve Aşağı Avusturya’nın yanı sıra Salzburg’da iktidar partisi gibi oy kaybetmesi, gözleri Rendi-Wagner’e çevirirken, düne kadar fazla patırtı koparmadan süreci sulh ile halletmeyi hedefleyen Doskozil’in açıkça ortaya çıkarak kongre çağrısında bulunmasıyla hesaplaşma kaçınılmaz oldu.
Doskozil’in kongre çağrısı alttan alta kaynamakta olan partinin birden fokurdamasına yol açtı. Bu çıkış, Rendi-Wagner ve ona çeşitli nedenlerden ötürü güçlü desteğini esirgemeyen Viyana Belediye Başkanı Michael Ludwig tarafından hoş karşılanmadı.
Savaş baltalarını çoktan hazırlayan Doskozil, daha güçlü bir şekilde bastırarak, haziranda gelen kongrenin yapılmasını sağladı. Doskozil’le beraber 7 adayın daha ortaya çıkmasıyla, karşılıklı sataşma ve söz dalaşı da başlamış oldu.
Yaklaşık 6 yıldır federal hükümette yer almayan SPÖ’nün bu zaman zarfında muhalefette yeterince varlık gösterememesi, “aman oylarımızın aşırı sağa, eski Başbakan Kurz’a kaymasın diye”, yıllardır ezilen yabancı ve Müslümanlara yönelik elle tutulur açıklamaların yapılmaması, değişen politik iklimin doğru bir şekilde okunamaması ve her şeyden önce bir lider sorunu yaşanması, seçmenin bu partiye sırtını dönmesine neden oldu.
- Doskozil’e destek büyüyor
Bu gidişatı değiştireceği iddiasıyla ortaya çıkan Doskozil, eski Başbakan Kern ve Müslüman toplum nezdinde belirli bir sevgi ve güven kazanmış Dr. Tarık Mete gibi isimleri de yanına çekerek, genel başkanlık seçiminde rüzgarı güçlü bir şekilde arkasına almışa benziyor.
Daha önce savunma bakanlığı da yapan Doskozil’in federal düzeyde siyaset tecrübesi bulunuyor, bu nedenle Doskozil’i bir yerel politikacı olarak görmek yanlış olur. Ayrıca oy kaybeden eyaletlere oranla bölgesinde hala ciddi bir güce sahip olması da bir avantaj olarak öne çıkıyor.
Parti içinde solun sağı olarak değerlendirilen Doskozil, polis teşkilatındaki kariyeri, Burgerland Emniyet Müdürlüğü ve özellikle 2015 mülteci krizindeki yaklaşımıyla hem sağa ılımlı bir yaklaşım içinde olduğu yorumlarına neden olurken hem de mülteci krizindeki yaklaşımları nedeniyle ülke genelinde tanınmayı başardı.
- Orta sınıfa yönelik vaatler dikkat çekiyor
SPÖ içinde bir tabu gibi görülen aşırı sağcı FPÖ ile koalisyon yapılması fikrine de çok olumsuz bakmayan Doskozil’in orta direği hedef alan vaatleri, özellikle kira ve enerji fiyatlarının makul seviyelerde tutulmasına ilişkin söylemi dikkat çekti.
Haziranda yapılacak başkanlık seçimlerini kazanması durumunda SPÖ’nün yeniden oylarında bir hareketlilik olacağı kimse için bir sır olmazken, sağa yakın olması veya bazı iştah kabartıcı vaatlerde bulunması ‘Doskozil’i daha ileriye taşıya bilecek mi?’ sorusunun yanıtı merak edilen konuların başında geliyor.
Salgın ve Rusya-Ukrayna savaşının neden olduğu ekonomik buhranı fırsata çeviren aşırı sağcı FPÖ’nün yabacı ve özellikle Türk karşıtlığını körükleyerek oylarını yükselttiği bir süreçte, Doskozil’in sağa göz kırpan yaklaşımı siyasi başarı açısından ne kadar getiri sağlayacak?
Ülkede ortalama yüzde 30 oranında bir aşırı sağcı kitle bulunduğu, bu kişilerin hem ırkçı hem de sistem karşıtı söylemlerini hiç kimseden korkmadan açıkça dile getiriyor olmaları ve bununda özellikle gençler arasında ciddi karşılık bulması, göz ardı edilecek bir durum olmazken, FPÖ’nün dışındaki partilerin ırkçılık, yabancı düşmanlığı, Müslüman karşıtı gibi hususlarda oy kaybetme korkusuyla gereken tepkiyi ortaya koyamaması geri kalan yüzde 70’lik seçmenin harekete geçmesine engel oluyor.
Hissedilen enflasyonun yüzde 50’lere ulaşması, enerji fiyatlarındaki dengesizlikler, geleneksel seçmen yaklaşımlarının giderek yok olması, partilerin tabanlarında yaşanan kaymalar, ülkede siyasetin yeniden ve günün koşullarına göre okunmasını gerekli kılıyor.
- Komünist Parti’nin yükselişi
Her yönüyle konservatif bir ülke olan Avusturya’da Komünist Parti’nin Graz zaferi, bütün seçim boyunca kira fiyatlarının artırılmaması yönündeki sloganlarıyla aynı partinin Salzburg’daki başarısı, Yeşiller’in özellikle kırsaldaki seçmenlerini aşırı sağcılara kaptırması, merkez sağın oylarının ÖVP ve NEOS’a bölünmesi, ülkede iddia sahibi olmak isteyen herhangi bir lider ya da siyasi oluşumun, daha cesur, daha saldırgan ve daha anti aşırı sağ duruş sergilemesini kaçınılmaz kılıyor.
Bir diğer açıdan sol görüşün ana akım partisi olarak görülen SPÖ’nün yüzde 2 oranında oy kaybettiği Salzburg seçimlerinde, Komünist Parti’nin yüzde 11 oy artışını elde etmesi, bir bakıma Rendi-Wagner yönetimindeki ana muhalefetin başarısızlığı olarak da okunabilir.
Hatırlanacağı üzere SPÖ’nün Strache-Kurz ikilisi karşısında sağlam bir duruş sergileyememesi nedeniyle oy kaybettiği bir süreçte, her iktidar karşıtı eylemde ön sırada yer alan Yeşiller’in meclis dışı kalmalarının hemen akabinde yüzde 20’lere yaklaşan sandık başarılarının ardında popülist Kurz’a rağmen ezilenden yana bir duruş sergilemesi yatıyordu. Ancak Yeşillerin iktidar ortağı olmasıyla vaat ve ilkelerinden taviz vermesi, duyulan güveni sarsmakla kalmamış, kemik seçmen kitlesinin bile erimesine neden olmuştu.
- Doskozil’i zor sınavlar bekliyor
Öte yandan başkanlık seçimlerini kazanması durumunda Doskozil’i gerek ülke gerek küresel siyasette zor sınavlar bekliyor.
İbiza skandalı sonrasındaki 2019 seçimlerinde büyük düşüş yaşayan aşırı sağcı FPÖ’nün kısa süre içinde kaybettiği oyları yeniden kazanması birçok nedeni içinde barındırırken, iktidarın tepki çeken politikaları karşısında varlık gösteremeyen SPÖ’nün kaybettiği imajını tekrar kazanması pek de kolay olmayacak gibi görünüyor.
Bu nedenle SPÖ’yü ayağa kaldırmayı planlayan Doskozil’in en az Kickl kadar cesur ve kitabın ortasından konuşması gerekiyor. Aşırı sağa oy kaymasın korusuyla hareket eden her parti ve siyasi isim kaybetmeye mahkumdur.
Faşist ve ırkçı söylemlerin yalnız yabancıları hedef almadığı, keserin bir gün dönüp ülkedeki özgürlükçü, demokrat ve sağduyulu insanları da hedef alacağı gerçeğini her ortam ve koşulda savunan, ezilenin kimliğine bakmaksızın sahip çıkan ve ülkede aşırı sağcı seçmen olduğu kadar sesi duyulmayan grupların da bulunduğu gerçeğini göz ardı etmeyen, bağırarak konuştuğu için çok olduğu zannedilen, sesi çok çıktığı için sıradan vatandaşları da etkileyen aşırı sağa toplumun genelini kurban etmeyecek bir siyasi duruş, yalnız parti içinde değil ülke genelinde de başarılı olmayı sağlar.
Gelir dengesinin ortadan kalkmaya başladığı, orta direğin gün geçtikçe eridiği bir iklimde, 70’lerin parlayan yıldızı, işçi sınıfının gözbebeği Sosyal Demokratlar hayatın gerçekleriyle örtüşen söylemlerle yeniden güçlü oldukları devirlere dönebilirler.
Oy kaybetmemek adına izlenilen korkak siyasetin eninde sonunda büyük oy kaybına neden olduğu gerçeğini kavrayamayanların ne parti içinde ne de ülke siyasetinde başarılı olamayacağı aşikarken, Doskozil’in daha sert ve saldırgan bir siyaset izlemesi olası ihtimaller arasında yer alıyor.