ANALİZ - Avrupa’da siyasiler Müslümanlar hakkında olumlu konuşmaktan çekiniyor
Avusturya başta olmak üzere Avrupa’da son yıllarda siyaseti etkisi altına alan aşırı sağcı, sağ popülist ve milliyetçi söylem, Sosyal Demokrat ya da özgürlükçü liberal siyasi isimleri de olumsuz etkiliyor.

KADDAFİ KAYA (VİYANA)- Avrupa Birliği (AB) Temel Haklar Ajansı (FRA), Avusturya’da ırkçılık karşıtı çalışmalar yürüten ZARA sivil toplum örgütü ya da Dokustelle gibi Müslümanlara yönelik ırkçı saldırıları kayıt altına alan kurumların son yıllara yönelik yayımladığı raporlar, Avrupa’da yaşayan Müslümanlar için alarm sirenlerinin çoktan çalmaya başladığı haberi veriyor.
Günlük ırkçı saldırıların normalleşmeye başladığı Avrupa’da din, etnik köken ya da ten rengi nedeniyle kimi zaman sistemli çoğu zaman ise bireysel saldırılara maruz kalan yabancı ve Müslümanların haklarını savunma adına neredeyse hiçbir siyasinin sesini yükseltmemesi dikkati çekiyor.
- Aşırı sağ korkusu Müslümanları savunmaya engel oluyor!
Yeni Zelenda’da 50’nin üzerinde Müslümanın Cuma namazı esnasında hunharca katledilmesi karşısında güçlü bir tepki ortaya koyamayan sözde demokrat siyasilerin, Müslümanlara yönelik savunucu ya da olumlu ifadeler kullanmaları durumunda aşırı sağın hışmına uğramaktan korktukları düşüncesi akıllara geliyor.
DEAŞ, EL Kaide gibi terör oluşumlarından dünyanın geri kalanından daha çok olumsuz etkilenen Müslümanlar, her fırsatta terörün dini, dili, kimliği olmadığını dillendiren siyasilerin sıradan Müslümanla terörist arasındaki ayrımı yapmamasından ciddi oranda mağduriyet yaşıyor.
-Müslümanlar Avrupa’da olağan suçlu olarak görülüyor
Aşırı sağcı, sağ popülist siyasiler tarafından Avrupa’da yaşayan Müslümanların olağan suçlu olarak gösterilmesi, yaşadıkları toplumları menfi yönde etkilerken, her fırsatta terörün her türüne karşı çıkan Müslümanlar, dini özgürlükleri başta olmak üzere, siyasi ve sosyal baskılarla karşı karşıya kalmak durumunda kalıyor.
Çeşitli bahaneler ileri sürülerek oruç, başörtüsü ve kurban gibi İslam dinin temel unsurları üzerine kötüleyici haberler yapan Avrupa basını, İslam dininin temel ögelerini tartışmaya açmak suretiyle Müslümanların dini özgürlüklerinin kısıtlanmasına zemin oluşturuyor.
Müslümanların çocuklarına İslam dinine ait öğretileri vermelerinden rahatsızlık duyan kimi siyasiler, Hristiyan ve Yahudi dini mensuplarının din özgürlüklerini savunduklarını ileri sürerek, iki yüzlü bir tutum sergiliyor.
-Müslümanların haklarını savunanlar linç ediliyor
Geçmişte Avusturya Cumhurbaşkanı Alexander Van der Bellen’in başörtülü kadınlar hakkında söylediği olumlu ifadelerin başta hükümette yer alan aşırı sağcı parti mensupları ve medyanın özenle parlatarak “sanatçı ya da uzman” kisvesine büründürdüğü kişiler tarafından linç edilmesi, oy kaygısı güden siyasilerin daha ürkek tutumlar sergilemesine neden oluyor.
Avusturya’da aşırı sağ koalisyonun her açıklamasına ya da politikasına ağır eleştiriler getiren muhalefet partilerinin Müslümanların yaşadığı zorluklar karşısında daha cesur açıklamalardan kaçınmaları, kendi tabanlarını da etkisi altına alan aşırı sağ söylem karşısında etkisiz olduklarının en belirgin göstergesi olarak değerlendiriliyor.
-Müslümanları savunamayanlar kendi değerleriyle çelişiyor
İnsan hakları, AB değerleri gibi temel unsurları göz ardı eden, Nazi ve faşizm dönemlerinde yaşanan olumsuzlukları unutmuş gibi görünen siyasilerin bir virüs gibi yaşamın her alanına sızan Müslüman karşıtı ırkçılık karşısında suspus kesilmeleri, Müslüman toplulukların Avrupa’daki değerinin daha iyi anlaşılması açısından önem arz ediyor.
Bir barış projesi olduğu söylenen AB’nin yılmaz savunucuları olarak arzı endam eden siyasilerin son 70 yılda elde edilen kazanımları hiçe sayma pahasına, çeşitli baskılara maruz kalan bir azınlığın haklarını savunmak yerine oy kaybetmemek için aşırı sağ karşısında din ve vicdan özgürlüğü, birlikte yaşam, hoşgörü gibi AB’nin dinamiklerini oluşturan insani değerleri savunmakta yetersiz kalmaları, başta Avrupalılar olmak üzere bütün insanlığa zarar veriyor.
Batı dünyasında son 5 yıllık zaman zarfından önlenemez bir şekilde yükselişini sürdüren aşırı sağcı, sağ popülist söylem, geçmişte dünyayı karanlıklara sürükleyen bazı dönemleri hatırlatıyor.
-Tarihin karanlık düşünceleri yeniden hortluyor
Tarih çukurunun derinliklerinde kaybolduğu düşünülen kimi ırkçı ve nefret içerikli düşüncelerin yeniden canlanıyor olması, bu olumsuz trendin ilelebet süreceği düşüncesine insanları inandırsa da, geçmişte yaşanan insanlık adına utanç sayılacak çok daha kötü zamanların geride kaldığı, her türlü özgürlüğü ve temel değerleri savunan düşüncelerin dünyaya yeniden hakim olduğu hakikati unutulmamalıdır.
Bu nedenle Sosyal Demokrat, özgürlükçü liberal demokrasiyi savunan siyasi isimlerin bugün ki silik yaklaşımları, yarın daha sert bir şekilde eleştirilerek kınanacaktır.
İnsanlığın ortak değerlerini savunduğunu iddia eden Avrupalı siyasiler, küçük menfaatler, parti içi çekişmeler nedeniyle atmaları gereken insani adımlarda tereddüt etmeleri, göçmen ve yabancı iş gücüne muhtaç olan Avrupa’nın birlikte yaşam geleceğini kökünden zedeliyor.